Zaruret durumunda insan eti yenir mi ?

Koray

New member
Zaruret Durumunda İnsan Eti Yenir Mi? Bir Hikâye Üzerinden Düşünceler

Sevgili forumdaşlar,

Bugün paylaşmak istediğim bir hikâye var. Yalnızca bir hikâye değil, aslında derin bir soru... İçinde insanlığın karanlık yönleri, duygusal boşluklar, hayatta kalma arzusunun ne kadar güçlü olduğu yer alıyor. Belki de, bu soruya verebileceğimiz yanıt, sadece bir "evet" ya da "hayır" ile sınırlı kalamaz. Anlatacağım hikâye, bizleri bir anda arayışa düşürebilir, belki de çoğumuzun düşüncelerini yeniden şekillendirebilir.

Bir dağ köyüne giden bir grup dağcı... Hepsi doğaya aşıktır, hepsi maceracı ruhlara sahiptir. Bir gün, dağcılar, aniden bastıran bir kar fırtınasında kaybolurlar. Telefonlar, iletişim araçları hiçbir işe yaramaz. Derin bir soğuk, yavaşça vücutlarını sarar. Çevrede herhangi bir insan yoktur, hayvanlar bile sessizdir. Hayatta kalmak için yemek bulma konusunda umutsuz bir çaresizlik hissi içinde olduklarını hissederler. Bir hafta geçer, yiyecekleri tükenmiştir. Ekip, iki grup halinde ayrılır. Bir grup pes edip geri dönmeye çalışırken, diğer grup hayatta kalabilmek için daha fazla ileri gitmeye karar verir.

Hayatta Kalmak İçin Neler Yapılır?

Hayatta kalma mücadelesi, insanın ruhunda derin yaralar açabilir. İlk grup, geri dönmeye karar verdiğinde, soğuktan ve yetersiz gıda alımından ötürü ciddi şekilde zayıflamıştır. Ama geri dönmek, hayatta kalmak için yeterli olmayabilir. Bir adım daha atmak, hayatta kalmak için bir fırsat olabilir. Ancak, zorlu şartlar, grup üyelerinin moralini düşürür. İki gün sonra, bir üye ölmeye başlar. Diğerleri çaresiz bir şekilde onu izlerken, ölüm korkusuyla mücadele ederler. Bir anlık sessizlik...

Kadınlardan biri, bu travmatik durumu empatik bir şekilde ele alır. "Onun etini yemek, bizlere ne kazandırır ki?" der. Gözlerinde korku ve acı vardır. "Hayatta kalmamız için elimizden geleni yapmalıyız," diyerek soğuk havada, bir şans daha yaratmaya çalışır. Ancak bir başka kadın, başını iki yana sallar. "Bunun anlamı yok. Biz insanız, başka bir çıkış yolu bulmalıyız. Hep birlikte savaşmalıyız."

Erkeklerden biri ise, çözüm odaklıdır. "İçinde bulunduğumuz durumdan bir çıkış yolu bulmalıyız, yoksa hepimiz öleceğiz." Söylediklerinde bir keskinlik vardır. "Onun etini yemek, hayatta kalabilmek için tek yol olabilir."

Ama, en şaşırtıcı olanı, grubun lideri olan adamın kararını vermesidir. Düşünceleri nettir, ama kararsızdır. Kendi içinde bir savaş verir. Bu insanlar, duygularını, ahlaki değerlerini ve hayatta kalma içgüdülerini dengelemek zorundadır.

Zaruret Durumunda İnsan Eti Yenir Mi?

Zaruret durumunda, insan eti yemek ne kadar etik olabilir? Şartların ne kadar acımasız olduğuna ve insanın hayatta kalma içgüdüsüne bağlı olarak, bu soru çetrefilli bir hal alır. Bir yanda, grubun hayatta kalabilmesi için bu kararın alınması gerektiğini savunanlar, diğer yanda ise ölümle yüzleşmiş olsalar da, insanlık onurlarını korumak isteyenler vardır.

Kadınlar arasında, doğanın ve yaşamın her zaman bir değer taşıdığına dair bir anlayış hakimdir. Onlar, hayatta kalma mücadelesi verirken bile, insanlıklarını kaybetmekten korkarlar. "Bir insanı öldürmek, bir ömre bedeldir," derler. Bu, hayatın en acımasız tarafını içeren bir düşüncedir.

Fakat, erkeklerin bakış açısı daha çok stratejik ve çözüm odaklıdır. Hayatta kalabilmek için, bazen zorlayıcı kararlar almak gerekir. Onlar, grup üyelerini bir arada tutmanın yolunun, bu tür zorlu seçimlerden geçtiğini düşünür.

Ve sonunda, karar verilir. Çaresizlik, insanları kendilerine yabancılaştırır. Ölü arkadaşlarının etinden biraz alarak hayatta kalmaya devam ederler. Ancak, bu karar onların psikolojik olarak ağır bir bedel ödemesine neden olur. İnsan olmanın ne demek olduğunu unutmaya başlarlar. Bir bedel ödedikleri kesindir, ama bu bedel, onları hem hayatta tutmuş hem de ruhlarını derin bir şekilde yaralamıştır.

Hikâyenin Sonunda Ne Oldu?

Bir süre sonra, hayatta kalan grup, nihayet köye ulaşır. Geri dönerken, verdikleri kararın bedelini taşıyacaklardır. Bunu sözcüklerle açıklamak imkansızdır; çünkü bu deneyim, insanın özündeki karanlıkla karşı karşıya kalmayı içerir. Ancak onlar, hayatta kalan son birkaç kişi olarak, insanlıklarını kaybetmeden, hayatı yeniden anlamaya çalışacaklardır. Şimdi ne hissediyorlardır? Peki, onlar hayatlarını geri alabilecekler mi?

Zaruret durumunda, insan eti yemek bir çözüm müdür? Bu soruyu her birimiz kendi vicdanımızla yanıtlamak zorundayız. Çünkü hayatta kalma, bazen en insani değerlerle karşı karşıya gelmemize neden olur.

Sizin Yorumlarınız?

Bu hikâyeyi okurken, belki de sizin de bir yanıtınız oluşmuştur. Zaruret durumunda, sınırlarımız nerede başlar? Bir insanın hayatını kurtarmak için başka bir insanı feda etmek ne kadar doğru olabilir? Sizce bu tür bir durumda nasıl hareket ederdiniz? Paylaşın, hep birlikte tartışalım.
 
Üst