Ya Allah Hû Allah Ne Demek ?

Bilgin

Global Mod
Global Mod
Ya Allah Hû Allah Ne Demek? — Bir Kalbin Yolculuğu

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bu akşam size bir hikâye anlatmak istiyorum. Ne bir dini vaaz, ne de kuru bir açıklama... Sadece bir yolculuğun hikâyesi. “Ya Allah Hû Allah” sözünün anlamını, bir kitapta değil, bir kalpte nasıl bulabileceğimizi anlatan bir hikâye bu. Belki hepimizin içinden geçen, ama kelimelere dökemediğimiz o duygulara dokunur.

---

Bir Dağın Eteğinde Başlayan Sessizlik

Hikâye, Anadolu’nun rüzgârı sert ama insanı yumuşak bir köyünde geçiyor. Köyün kenarında, taşlarla çevrili eski bir değirmen vardı. O değirmende Mustafa yaşardı. Gençliğinde mühendislik okumuş, şehre gitmiş, sonra bir gün sessizce köyüne dönmüştü. İnsanlar “bir şey yaşamış, belli” derdi ama o anlatmazdı.

Bir sabah, değirmenin yanına köyün öğretmeni Elif geldi. Elif, şehirde yetişmiş, kalbinde hep bir adalet duygusu taşıyan, çocuklara empatiyle yaklaşan bir kadındı. Mustafa’ya “öğrencilere enerji dönüşümünü anlatmak istiyorum, değirmeni gösterebilir miyim?” diye sordu.

Mustafa başını kaldırmadan, “Buyur,” dedi. Kısa bir sessizlikten sonra ekledi: “Ama çocuklara sadece suyun gücünü değil, sessizliğin gücünü de anlat.”

Elif gülümsedi, anlamamıştı ama saygı duydu. O an değirmenin içinden gelen ritmik sesle birlikte bir cümle yankılandı:

“Ya Allah… Hû Allah…”

---

Suyun Söylediği Dua

Mustafa değirmenin kapısını açtı. Koca çark, suyun ağırlığıyla dönüyor, her dönüşte tahta kirişler birbirine çarpıyor, “Ya Allah, Hû Allah” diye yankılanıyordu sanki. Elif irkildi.

“Bunu özellikle mi ayarladın?” diye sordu.

Mustafa başını iki yana salladı.

“Hayır,” dedi, “ben sadece suyun önünü açtım. Geri kalanı o yaptı.”

O an Elif’in gözleri doldu. Çünkü o sese dikkatle kulak verince, gerçekten kalpten çıkan bir zikre benziyordu.

Mustafa ekledi: “Ben mühendisken hep ‘nasıl işler’ diye sorardım. Şimdi ‘neden işler’ diye soruyorum. Su döner, taş döner, ama kalp dönmezse dua eksik kalır.”

---

Kadının Kalbi, Erkeğin Mantığı

O günden sonra Elif sık sık değirmene uğramaya başladı. Mustafa ona mekanik düzeni, suyun basıncını, enerji dönüşümünü anlattı. Elif ise köy çocuklarının hayallerinden, insanların yalnızlıklarından bahsetti.

Bir akşamüstü, gökyüzü mor bir sessizliğe büründüğünde Elif sordu:

“Mustafa, ‘Ya Allah Hû Allah’ ne demek?”

Mustafa derin bir nefes aldı.

“‘Ya Allah’ çağrıdır,” dedi. “İnsanın içinden gelen feryat. Aczinin farkında olanın duası.

‘Hû Allah’ ise cevaptır. Evrenin içinden, kalbinin derininden gelen ses: ‘Ben buradayım.’”

Elif başını öne eğdi.

“Yani biri insanın sesi, diğeri Allah’ın cevabı mı?”

Mustafa gülümsedi. “Belki de öyle. Biri ‘ben varım’ der, diğeri ‘ben seni görüyorum’.”

---

Bir Değirmenin İçinde Doğan Anlam

Zaman geçti. Elif ve Mustafa artık sadece bilgi değil, anlam da paylaşıyordu. Bir gün köyde sel bastı. Değirmen su altında kalmak üzereydi. Mustafa hızla koştu, suyun önünü yönlendirmeye çalıştı. Elif de onun yanına koştu.

“Dur, tek başına yapma!” dedi Elif.

Ama Mustafa inat etti: “Sistemi kapatmam lazım, yoksa değirmen gider!”

O an bir kütük çarptı, Mustafa dengesini kaybetti. Elif son anda kolundan tuttu. Su her yeri kaplamıştı. Değirmenin çarkı dönmeye devam ediyor, her dönüşte daha gür bir ses çıkıyordu:

“Ya Allah… Hû Allah…”

O an, Elif ve Mustafa’nın bakışları birleşti. Birinde endişe, diğerinde teslimiyet vardı. Ve her ikisinin de içinde aynı anlam yankılandı:

“Ben çağırıyorum, o duyuyor.”

---

Ya Allah Hû Allah: Teslimiyetin Dili

Sel geçtikten sonra değirmen zarar görmüştü ama ayakta kalmıştı. Mustafa duvara yaslanıp suyun akışına baktı:

“Elif, biliyor musun? Eskiden ‘Ya Allah’ deyince bir sonuç beklerdim. Şimdi sadece söylüyorum. Çünkü bazen cevap almak değil, duymak yetiyor.”

Elif gözlerini kapattı. “Belki de bu yüzden ‘Hû Allah’ diyoruz,” dedi. “Çünkü O’nun varlığı, sessizlikte bile hissediliyor.”

Mustafa başını salladı: “Evet. ‘Ya Allah’ insanın arayışı, ‘Hû Allah’ buluşudur. İkisi birlikte okununca, kalp kendi dengesini bulur.”

---

İki Yol, Tek Kalp

O günden sonra köyde insanlar değirmenin yanına geldiklerinde sadece un değil, huzur da alır oldular. Mustafa’nın çözümcü, analitik bakışıyla Elif’in duygusal, empatik kalbi birleşmişti. Birbirlerine tam da bu yüzden ihtiyaç duyuyorlardı.

Elif çocuklara şunu öğretirdi:

“Bir problemle karşılaştığınızda önce ‘Ya Allah’ deyin; çünkü yardım istemek, insan olmanın özüdür. Sonra ‘Hû Allah’ deyin; çünkü cevabın bazen içinizde saklı olduğunu hatırlayın.”

Mustafa ise öğrencilerine diyordu ki:

“Formüller işe yarar ama kalbin sessizliği kadar öğretici değildir. Her sistemin içinde bir dua gizlidir, yeter ki duymayı bilin.”

---

Forumdaşlara Soru: Siz Hiç Duydunuz mu?

Sevgili dostlar,

Hiç kendi kalbinizde bir “Ya Allah Hû Allah” yankısı duydunuz mu?

Bir kriz anında, bir mutlulukta, bir yalnızlıkta?

Belki bir rüzgar esintisinde, belki bir annenin duasında, belki bir çocuğun gülüşünde...

Sizce bu söz sadece bir zikir midir, yoksa insanla Yaradan arasındaki karşılıklı nefes alışverişi midir?

Mustafa gibi çözüm arayan bir akılla mı, yoksa Elif gibi hisseden bir kalple mi söylersiniz bu sözleri?

Yoksa ikisini birden mi?

---

Son Söz: Su Dönüyor, Kalp de Dönüyor

“Ya Allah Hû Allah”...

Bir sesin çağrısı, bir kalbin cevabıdır.

Her tekrarında insanın benliğini, korkusunu, umudunu, inancını temizler.

Su gibi döner, kalp gibi parlar.

Mustafa’nın değirmeni dönmeye devam etti. O çarkın her dönüşünde, suyun her çarpışında, köy halkı şunu öğrendi:

Bazı anlamlar sözlüklerde değil, hayatın içinde, birbirine dokunan kalplerde saklıdır.

Ve o günden sonra her kim değirmenin yanından geçse, suyun sesiyle birlikte içinden şu dua yankılanırdı:

“Ya Allah… Hû Allah…”

Çünkü her insan, çağıran da duyan da kendisidir.
 
Üst