Yılın “en inek” günü olan Pi Greco Günü vesilesiyle, Skuola.net portalı Schettini'den sırlarını inatçı öğrenciler ve/veya çocuklarla uğraşan öğrencilerle, öğretmenlerle ve ebeveynlerle paylaşmasını istedi.
Vincenzo, Pi Greco Günü'nü sosyal medyada ama her şeyden önce öğrencilerinizle birlikte “kutluyor musunuz”? Bu yıldönümünü hatırlamanın faydalı olacağını düşünüyor musunuz?
“Bunu kutlamaktan çok, öğrencilerime bu sayının, tüm sayıları içeren bir sayının güzelliğini hatırlatmayı seviyorum ve bu büyülü, harika bir şey. Pi'de her türlü diziyi bulabilirsiniz: Doğum günümüzün günü, aşık olduğumuz tarih, çalışmaya başladığımız ya da üniversiteye gittiğimiz tarih. Kısacası her şeyden biraz bulmak mümkün, sayının güzelliği de bu”.
Bilimsel konulardan genellikle öğrenciler tarafından “nefret edilir”. Hatta Venditti “Matematik asla benim mesleğim olmayacak” diye yazdı. Sizce neden?
“Venditti bu şarkıyı birçok insanın duygularını yorumladığı için söylüyor. Tam tersi yerine “matematik benim mesleğim olmayacak” demek daha mantıklı değil mi? Çünkü bazen bilimde evrenin güzelliğini, simetrisini, dansını ve bizi oluşturan parçacıkları göremiyoruz. Ve belki de bizi rakamlardan uzaklaştıran, onları gerçeklikten kopuk gören tam da budur. Öyle ki doğanın bize sunduğu en güzel evrensel dil olduğunun farkına varamıyoruz. Çünkü her millette farklı bir dil konuşulurken, dünyanın her yerinde aynı matematik konuşuluyor. Vay!”.
Hakkında çok az şey anladığınız ya da hiçbir şey anlamadığınızı düşündüğünüz bir konuyu nasıl sevebilirsiniz?
“Uyumun çok az olduğu bir konuyu sevmek için doğru yaklaşımı bulmanız gerekiyor. Size bu yaklaşımı, bu bağlantıyı, bu şeyi sunan bir öğretmene sahip olacak kadar şanslıysanız, bu gerçekleşebilir. Birçoğu bunu derslerim aracılığıyla çevrimiçi olarak buldu. Yüzbinlerce öğrenci beni durdurup “Sayenizde matematiği ve fiziği seviyorum” diyor. Bu da beni çok sevindiriyor, çünkü o zaman bana şunu da söylüyorlar: “Hiçbir şey anlamayan ya da heyecanlanamayanın ben olmadığımı, bunun bir tıklama aldığını ve seninle tıkladığımı fark ettim!”.
Bu konuda okulun rolü nedir? Ne tür bir bütçe yapmak istersiniz?
“Okulun görevi, insanların, kişinin kendisi ve geleceği hakkında doğru bir vizyona sahip olması ve dolayısıyla büyüdüğünde ne yapması gerektiği konusunda bilimin ne kadar önemli olduğunu her zamankinden daha fazla anlamasını sağlamaktır. Ancak, pek çok iyi matematik ve fizik öğretmeninin ve dolayısıyla bu tıklamayı deneyimleyecek kadar şanslı olan ve öğretmenleriyle birlikte bu engeli aşabilecek pek çok öğrencinin bulunduğunun farkına varmak da önemlidir. Yaşasın bunu yapmayı başaran iyi öğretmenler”.
Bir öğretmen olarak, okullarda fen derslerinin öğretilmesinde reform yapılması konusunda Milli Eğitim Bakanı'na herhangi bir tavsiyeniz var mı? Ne yapılmalı?
“Bu soru çok karmaşık! Okullarda reform yapmanın çok zor olduğunu anlıyorum. Daha sonra genişletilip uygulamaya konulabilecek tavsiyeler vermek zordur. Ancak içgüdüsel olarak bana söylemek istediğim şey, fen bilgisi öğretmenlerinin bilimsel konulara evde bulunan şeyleri kullanarak yaklaşmanın ne kadar önemli olduğunu, benim “zayıf materyalle, zayıf deneyler” dediğim şeyi yapabilmelerini sağlamaktır..
Bu pratikte nasıl tercüme edilir?
“Ancak bilimin temellerini anladıktan sonra faydalı olabilecek ve ilk çalışma alanı olarak kullanılamayacak bilimsel araçlarla dolu bir okulumuz var. Bunun yerine basit şeylerle başlamalıyız: şişe, portakal, evde bulduğunuz şeyler. Öğretmenlerin bu anlamda teşvik edilmesi gerekiyor. Belki daha eğlenceli, eğlenceli ve heyecan verici bir yaklaşıma yol açabilecek eğitim kurslarına odaklanmak. Bunun yerine şu anda yüzlerce saat eğitim yapıyoruz ve sonunda farklı bir uyaran olmadan aynı şeyleri tekrar tekrar yapıyoruz. Bunu yapardım, gerçekten karmaşık, bunun farkındayım”.
Matematik ve fizikte 5. sınıfa kayıtlı öğrencilere cesaretlerini kırmamak ya da bir şeyleri değiştirmeye teşvik etmek için ne söylersiniz?
“Bu çocuklara yalnızca tek bir tavsiye verebilirim; o da fizik ve matematik öğrenmenin çocuk oyuncağı olduğu 'Sevdiğimiz Fizik' adlı YouTube kanalında çalışmalarıdır.”.
Peki ya ebeveynleri?
“Ebeveynlere çocuklarını teşvik etmelerini, mutlu olduklarında tebrik etmelerini, krize girdiklerinde ise yardımcı olmalarını tavsiye ediyorum. Ve hem iyi notlar hem de olumsuz yargılar durumunda onları desteklemek. Çünkü kötü not, aslında değerlendiremeyen bir öğretmenin sonucu değildir, tam tersine. Kötü not genellikle başka bir şeyi vurgular: “çalışın”, “meşgul olun”, “her şeyinizi verin”. Bu yüzden ebeveynlere şunu söyleyebilirim: Bu çocukları çalışmaya teşvik edin”.
Yani bir bakıma konu okul olduğunda oldukça katı olmaya geri mi dönmeliler?
“Mutlaka şiddete dönmemiz gerektiğini söylemek istemiyorum ama şiddetten zarar gelmez. Bir erkek aynı zamanda daha fazlasını vermeye zorlanmak istediğinden, bu ona çok yardımcı olur. Ebeveynlere de çocuklarıyla bu düzeyde bağlantı kurmalarını söylüyorum. Bunun olumsuz bir şey olarak yorumlanabileceğini biliyorum ama gerçekte hiç de öyle değil.”.
Vincenzo, Pi Greco Günü'nü sosyal medyada ama her şeyden önce öğrencilerinizle birlikte “kutluyor musunuz”? Bu yıldönümünü hatırlamanın faydalı olacağını düşünüyor musunuz?
“Bunu kutlamaktan çok, öğrencilerime bu sayının, tüm sayıları içeren bir sayının güzelliğini hatırlatmayı seviyorum ve bu büyülü, harika bir şey. Pi'de her türlü diziyi bulabilirsiniz: Doğum günümüzün günü, aşık olduğumuz tarih, çalışmaya başladığımız ya da üniversiteye gittiğimiz tarih. Kısacası her şeyden biraz bulmak mümkün, sayının güzelliği de bu”.
Bilimsel konulardan genellikle öğrenciler tarafından “nefret edilir”. Hatta Venditti “Matematik asla benim mesleğim olmayacak” diye yazdı. Sizce neden?
“Venditti bu şarkıyı birçok insanın duygularını yorumladığı için söylüyor. Tam tersi yerine “matematik benim mesleğim olmayacak” demek daha mantıklı değil mi? Çünkü bazen bilimde evrenin güzelliğini, simetrisini, dansını ve bizi oluşturan parçacıkları göremiyoruz. Ve belki de bizi rakamlardan uzaklaştıran, onları gerçeklikten kopuk gören tam da budur. Öyle ki doğanın bize sunduğu en güzel evrensel dil olduğunun farkına varamıyoruz. Çünkü her millette farklı bir dil konuşulurken, dünyanın her yerinde aynı matematik konuşuluyor. Vay!”.
Hakkında çok az şey anladığınız ya da hiçbir şey anlamadığınızı düşündüğünüz bir konuyu nasıl sevebilirsiniz?
“Uyumun çok az olduğu bir konuyu sevmek için doğru yaklaşımı bulmanız gerekiyor. Size bu yaklaşımı, bu bağlantıyı, bu şeyi sunan bir öğretmene sahip olacak kadar şanslıysanız, bu gerçekleşebilir. Birçoğu bunu derslerim aracılığıyla çevrimiçi olarak buldu. Yüzbinlerce öğrenci beni durdurup “Sayenizde matematiği ve fiziği seviyorum” diyor. Bu da beni çok sevindiriyor, çünkü o zaman bana şunu da söylüyorlar: “Hiçbir şey anlamayan ya da heyecanlanamayanın ben olmadığımı, bunun bir tıklama aldığını ve seninle tıkladığımı fark ettim!”.
Bu konuda okulun rolü nedir? Ne tür bir bütçe yapmak istersiniz?
“Okulun görevi, insanların, kişinin kendisi ve geleceği hakkında doğru bir vizyona sahip olması ve dolayısıyla büyüdüğünde ne yapması gerektiği konusunda bilimin ne kadar önemli olduğunu her zamankinden daha fazla anlamasını sağlamaktır. Ancak, pek çok iyi matematik ve fizik öğretmeninin ve dolayısıyla bu tıklamayı deneyimleyecek kadar şanslı olan ve öğretmenleriyle birlikte bu engeli aşabilecek pek çok öğrencinin bulunduğunun farkına varmak da önemlidir. Yaşasın bunu yapmayı başaran iyi öğretmenler”.
Bir öğretmen olarak, okullarda fen derslerinin öğretilmesinde reform yapılması konusunda Milli Eğitim Bakanı'na herhangi bir tavsiyeniz var mı? Ne yapılmalı?
“Bu soru çok karmaşık! Okullarda reform yapmanın çok zor olduğunu anlıyorum. Daha sonra genişletilip uygulamaya konulabilecek tavsiyeler vermek zordur. Ancak içgüdüsel olarak bana söylemek istediğim şey, fen bilgisi öğretmenlerinin bilimsel konulara evde bulunan şeyleri kullanarak yaklaşmanın ne kadar önemli olduğunu, benim “zayıf materyalle, zayıf deneyler” dediğim şeyi yapabilmelerini sağlamaktır..
Bu pratikte nasıl tercüme edilir?
“Ancak bilimin temellerini anladıktan sonra faydalı olabilecek ve ilk çalışma alanı olarak kullanılamayacak bilimsel araçlarla dolu bir okulumuz var. Bunun yerine basit şeylerle başlamalıyız: şişe, portakal, evde bulduğunuz şeyler. Öğretmenlerin bu anlamda teşvik edilmesi gerekiyor. Belki daha eğlenceli, eğlenceli ve heyecan verici bir yaklaşıma yol açabilecek eğitim kurslarına odaklanmak. Bunun yerine şu anda yüzlerce saat eğitim yapıyoruz ve sonunda farklı bir uyaran olmadan aynı şeyleri tekrar tekrar yapıyoruz. Bunu yapardım, gerçekten karmaşık, bunun farkındayım”.
Matematik ve fizikte 5. sınıfa kayıtlı öğrencilere cesaretlerini kırmamak ya da bir şeyleri değiştirmeye teşvik etmek için ne söylersiniz?
“Bu çocuklara yalnızca tek bir tavsiye verebilirim; o da fizik ve matematik öğrenmenin çocuk oyuncağı olduğu 'Sevdiğimiz Fizik' adlı YouTube kanalında çalışmalarıdır.”.
Peki ya ebeveynleri?
“Ebeveynlere çocuklarını teşvik etmelerini, mutlu olduklarında tebrik etmelerini, krize girdiklerinde ise yardımcı olmalarını tavsiye ediyorum. Ve hem iyi notlar hem de olumsuz yargılar durumunda onları desteklemek. Çünkü kötü not, aslında değerlendiremeyen bir öğretmenin sonucu değildir, tam tersine. Kötü not genellikle başka bir şeyi vurgular: “çalışın”, “meşgul olun”, “her şeyinizi verin”. Bu yüzden ebeveynlere şunu söyleyebilirim: Bu çocukları çalışmaya teşvik edin”.
Yani bir bakıma konu okul olduğunda oldukça katı olmaya geri mi dönmeliler?
“Mutlaka şiddete dönmemiz gerektiğini söylemek istemiyorum ama şiddetten zarar gelmez. Bir erkek aynı zamanda daha fazlasını vermeye zorlanmak istediğinden, bu ona çok yardımcı olur. Ebeveynlere de çocuklarıyla bu düzeyde bağlantı kurmalarını söylüyorum. Bunun olumsuz bir şey olarak yorumlanabileceğini biliyorum ama gerçekte hiç de öyle değil.”.