Künt iğne hangi alanlarda kullanılır ?

Koray

New member
Künt İğnenin Hikâyesi: Acısız Dokunuşların Sessiz Kahramanı

Selam dostlar 🌸

Bugün sizlerle sadece tıbbi bir araçtan değil, aynı zamanda “dokunmanın zarafetinden” bahsedeceğim bir hikâye paylaşmak istiyorum.

Belki de çoğumuz adını duymuşuzdur: künt iğne.

Ama bu küçük kahramanın ardında, acıdan uzak bir insanlık dersi, bir merhamet hikâyesi, hatta bir umut dokunuşu gizli.

Bu hikâyeyi paylaşma sebebim, forumda bazen sadece bilgi değil, duygu da paylaşmamız gerektiğine inanmam. Çünkü bazı şeyleri sadece anlamak değil, hissetmek gerekir.

---

Erkek Kahraman: Analitik Doktor Arda

Hikâyemiz, Arda adında genç bir plastik cerrahla başlıyor.

Arda’nın karakteri tam bir mühendis gibi: planlı, hesaplı, stratejik.

Bir işlem yaparken saniyeleri bile sayar, hastasının yüz kaslarını milimetrik analiz eder.

Ama içten içe bir derdi vardır:

Her işlem sonrası hastaların “acıdım ama güzelleşeceğim” demesini duymaktan rahatsız olur.

O, güzelliğin acıyla değil, incelikle gelmesi gerektiğine inanır.

Bir gün, bir kongrede “künt iğne” teknolojisini duyar.

Keskin uçlu klasik iğnelerin aksine, bu iğneler cildi kesmeden, yumuşak bir şekilde içeri girer; damarları zedelemeden dolgu maddesini yerleştirir.

O anda içinden bir cümle geçer:

> “Belki de tıpta da şiddetsiz bir güzellik mümkündür.”

Arda araştırmaya başlar, teknik verileri inceler, vaka analizlerini okur.

Hesaplamalar, açılar, risk oranları…

Onun dünyasında her şey bir denklemdir.

Ama bu defa farkında olmadan bir formül değil, bir duygu çözüyordur.

---

Kadın Kahraman: Empatik Hemşire Elif

Aynı klinikte çalışan Elif, hemşiredir.

Onun dünyası tamamen ilişkiler, duygular, insanların gözlerindeki ifadelerden ibarettir.

Elif için her hastanın hikâyesi bir roman gibidir.

Birinin alnına dolgu yapılırken gözlerini kapatma şekli, bir diğerinin ellerini sıkarak korkusunu bastırışı... hepsi Elif’in dikkatindedir.

Elif, künt iğneyi ilk gördüğünde Arda’ya sorar:

> “Bu gerçekten acıtmıyor mu?”

> Arda hemen teknik yanıt verir:

> “Hayır, çünkü sinir uçlarını kesmiyor. Daha az travmatik.”

> Elif gülümser:

> “Yani sadece cilde değil, kalbe de nazik davranıyor.”

O anda Arda, belki de ilk kez bir işlemin insani yönünü düşünür.

Evet, künt iğne sadece tıbbi bir yenilik değildir.

Bu, “acıtmadan iyileştirme” fikrinin vücut bulmuş hâlidir.

---

Bir Hastanın Hikâyesi: Gizem’in Yüzündeki Umut

Bir sabah kliniğe genç bir kadın gelir: Gizem.

Yüzünde eski bir yara izi, gözlerinde kaybolmuş bir ışıltı vardır.

“Ben eskiden çok gülerdim,” der, “ama artık gülmek bile garip geliyor.”

Arda, hemen teknik olarak düşünür:

Yaranın derinliği, deri altı yapısı, dolgu oranı…

Elif ise Gizem’in ses tonuna odaklanır:

O kelimelerin ardında bir utanç, bir kırılganlık hisseder.

İkisi birlikte çalışmaya başlarlar.

Arda, her hareketini planlarken, Elif Gizem’in elini tutar.

İlk kez Arda, bir işlemin sadece “nasıl yapıldığına” değil, “nasıl hissettirdiğine” de dikkat eder.

Künt iğne cilde girerken, ne bir acı, ne de bir korku olur.

Gizem’in gözleri yavaşça dolar.

> “Acımadı,” der fısıldayarak, “ama içimde bir şeyler iyileşti.”

O an klinikte sadece bir yüz değil, bir insanlık inancı da onarılmış olur.

---

Künt İğne: Acısız Tıbbın Sembolü

Künt iğne, aslında tıbbın sadece fiziksel değil, duygusal evriminin de simgesidir.

Eskiden insanlar “güzellik acı ister” derdi.

Ama şimdi, teknolojiyle birlikte, güzelliğe şefkatle dokunmak mümkün.

Bu iğneler;

- Dolgu uygulamaları (özellikle yüz, dudak, yanak)

- PRP ve mezoterapi işlemleri

- Yağ enjeksiyonları

- Cilt altı tedaviler gibi alanlarda kullanılıyor.

Ama bunlar sadece kullanım alanları değil, aynı zamanda insana yaklaşım biçimleri.

Kesmeden, kırmadan, zarar vermeden güzelleştirmek…

Tıpkı hayat gibi: bazen en etkili değişim, en yumuşak dokunuşla gelir.

---

Erkeklerin Çözüm Odaklılığı, Kadınların Şefkati

Arda, Elif sayesinde şunu öğrenir:

Çözüm, sadece stratejik olmakta değil; bazen şefkati planlamayı bilmekte.

O günden sonra, her hastasına sadece “nasıl?” değil “niçin?” sorusunu da sormaya başlar.

Elif ise Arda sayesinde teknolojinin soğuk olmadığını, doğru kullanıldığında bir kalbi bile ısıtabileceğini fark eder.

Ve klinikte yeni bir motto doğar:

> “Acısız iğne yoktur, yanlış dokunuş vardır.”

---

Forumdaşlara Davet: Sizce Şefkat Tıpta Ne Kadar Yer Bulmalı?

Sevgili forum dostlarım, şimdi size soruyorum:

Sizce geleceğin tıbbı, daha mekanik mi olacak, yoksa daha insancıl mı?

Bir iğne acıtmazsa, sadece bedeni değil, kalbi de tedavi eder mi?

Ve sizce bir doktor, bir hastaya dokunurken kaç gram teknik bilgi, kaç gram empati kullanmalı?

Belki de künt iğne sadece bir araç değil, bize insan olmayı hatırlatan bir metafordur.

Çünkü bazen en etkili tedavi, kesmeden yapılan dokunuştur.

---

Son: Acısız Dokunuşların Dünyasına Doğru

Gizem, aylar sonra kliniğe tekrar gelir.

Yüzü ışıl ışıl, sesi kararlı.

> “Artık aynaya baktığımda sadece beni değil, yeniden başlamayı görüyorum,” der.

Arda gülümser, Elif’in gözleri dolar.

Ve o anda hepimiz anlarız:

Bir iğne, bir ameliyat, bir teknoloji değil;

bir dokunuşun niyeti insanı iyileştirir.

Künt iğne belki küçüktür, ama bıraktığı etki devasa:

Acısız, izsiz, ama anlam dolu.

Hadi forumdaşlar, sizce bu hikâyedeki gibi…

Bir insanın yarasına dokunmak, sadece tıbbın değil, insanlığın da görevi değil mi?
 
Üst