Eksiğin zıt anlamı nedir ?

axeklas

Global Mod
Global Mod
Eksiğin Zıt Anlamı: “Tam” Olmak mı, “Tamamlanmak” mı?

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Öyle sıradan bir hikâye değil… biraz hepimizin içinde yankılanan bir şey: eksiklik hissi. Hani bazen “bir şeyler eksik ama ne?” dersiniz ya, işte o his. Ama sonra bir an gelir, o eksiğin aslında neyle tamamlandığını anlarsınız. İşte o an, kelimeler yer değiştirir; “eksik”in karşısına sadece “tam” değil, “tamamlanmak” çıkar.

---

Bir Hikâye Başlıyor: Ahmet ile Elif

Ahmet, kırk yaşına yaklaşmış, mühendis bir adamdı. Hayatı planlarla doluydu. Ajandasına bakınca bile insan stres olurdu: 07.30 spor, 08.15 kahvaltı, 09.00 toplantı, 22.00 uyku. Her şey netti.

Bir gün arkadaşlarıyla dalga geçtiler:

> “Ahmet, senin spontane dediğin şey bile Excel’de yazılıdır.”

Ahmet güldü ama içten içe biliyordu: Haklılardı. Hayatında eksik bir şey vardı. Ama o eksikliği tarif edemiyordu.

Bir şey yapmalıydı.

Tam da o sırada, bir seminerde tanıştı Elif’le.

Elif, tam tersi biriydi. Psikologtu.

Hayatı “hissetmeye” dayanıyordu. Ajandası yoktu; içgüdüsü vardı.

Bir gün danışanına “bugün konuşmak istemiyorsan, sadece susalım” demişti.

Ahmet için bu anlaşılmaz bir şeydi. “Nasıl yani? Sessizlik de terapi mi?”

Ama Elif’in o içten, empatik hali, Ahmet’in düzenli dünyasında bir çatlak açtı.

O çatlak, işte hikâyenin başladığı yerdi.

---

Eksiklik mi, Dengesizlik mi?

Ahmet bir gün sordu:

> “Sence eksik olmak ne demek?”

Elif gülümsedi.

> “Eksik olmak, tamamlanmamış olmak değildir. Eksik olmak, kendini tanımamış olmaktır.”

Ahmet, mühendis kafasıyla bu cümleyi analiz etmeye çalıştı.

“Yani... bir sistemde eksik parça varsa, işleyiş bozulur. Ama sen diyorsun ki eksiklik bazen farkında olmamakla ilgili?”

Elif başını salladı:

> “Evet. Bazen eksik olduğunu sanırsın, çünkü elindekinin kıymetini göremezsin. Ya da yanlış şeyi ararsın.”

O akşam Ahmet eve dönerken fark etti:

Hayatını hep “düzeltmeye” çalışmıştı ama hiç “tamamlamaya” çalışmamıştı.

Eksiklik onun için teknik bir kavramdı; ama belki de ruhun dili bambaşkaydı.

---

Erkek Akıl – Kadın Kalp Çatışması

Ahmet bir plan yaptı. Elif’i etkileyebilmek için bir şeyler düzenleyecekti.

Bir hafta boyunca onun sevdiği kahveyi araştırdı, birlikte yapılabilecek etkinlikleri planladı, hatta haftalık bir “muhabbet çizelgesi” bile hazırladı.

Bir akşam Elif’e çıktı bu listeyle.

> “Bak,” dedi, “her güne özel bir şey yazdım. Birlikte kitap okuma saati, yürüyüş saati, konuşma saati…”

Elif önce sustu, sonra kahkaha attı.

> “Ahmet, sen duyguları Excel’e sığdırmaya çalışıyorsun.”

Ahmet bozularak, “Ama ben seni önemsiyorum, bunu göstermek istiyorum,” dedi.

Elif’in gözleri yumuşadı.

> “Biliyorum,” dedi, “ama sevgi planlanmaz. Yaşanır.”

Ahmet o an anladı: Kadınlar bazen eksikliği çözmek istemez, anlamak ister.

Erkekler ise duygusal bir boşluğu stratejik olarak kapatmaya çalışır.

Ama iki taraf da aynı şeyi ister: Tam hissetmek.

---

Bir Gün Elif Gitti

Elif bir süre sonra başka bir şehre taşındı.

Ahmet ilk kez hayatında plan yapamadı.

Ne yapacağını bilemedi.

Sabahları kahvaltısını bile “Elif olsaydı nasıl yerdi?” diye düşünerek yaptı.

O sessizlikte, Elif’in bir zamanlar söylediği söz aklına geldi:

> “Eksik olmak, tamamlanmamış olmak değil, kendini tanımamış olmaktır.”

Ve o an fark etti.

Elif’i kaybettiği için değil, kendini anlamaya geç kaldığı için eksikti.

Eksikliğini dışarıda değil, içinde aramaya başladı.

Yoga kursuna yazıldı, deniz kenarında yürüyüşe çıktı, bir gün kendiyle baş başa kahve içti.

Belki de ilk kez “tam” hissetti.

Ama ilginçtir… tam hissettiği anda, Elif’ten bir mesaj geldi:

> “Biliyor musun, seni düşünüyordum. Nasılsın?”

Ahmet uzun uzun baktı o mesaja.

Ve gülümsedi.

> “İyiyim. Artık eksiğimi biliyorum.”

---

Eksikliğin Zıttı: Tamlık mı, Tamamlanmak mı?

O gün Ahmet anladı:

Eksiğin zıt anlamı “tam” değil. Çünkü “tam” durağan bir şeydir.

Ama “tamamlanmak” bir süreçtir.

Eksiklik insanın doğasında vardır; ama tamamlanmak, o eksiklikle barışmayı öğrenmektir.

Ahmet’in mühendis aklı “çözüm üretmek” isterdi; Elif’in empatik kalbi ise “bağ kurmak.”

Birlikte olsalardı, belki de dünyanın en iyi sistemi kurulurdu:

Akıl + Kalp = Tamlık.

Ama bazen iki uç birbirine dokunmaz, sadece birbirini tamamlar.

Tıpkı ay ve güneş gibi: Asla bir araya gelmezler ama birbirlerinin varlığıyla anlam bulurlar.

---

Forumdaşlara Soru: Sizce Eksiğin Zıttı Gerçekten “Tam” mı?

Ahmet’in hikâyesi hepimizi düşündürmüyor mu?

Eksik olduğumuzda neyi arıyoruz aslında?

Bir insanı mı, bir hissi mi, yoksa kendimizi mi?

Erkekler genellikle “nasıl düzeltebiliriz” der.

Kadınlar “nasıl hissedebiliriz” diye sorar.

Ama belki de en doğru soru şudur:

> “Nasıl anlayabiliriz?”

Çünkü bazen eksik olduğumuz şey bir nesne, bir kişi, bir başarı değildir.

Bazen sadece kendimizle kuramadığımız o sessiz bağdır.

---

Son Söz: Eksik Olmak Hayattandır, Tamamlanmak İnsana Dair

Eksiklik bir kusur değildir; yön buldurur.

Ahmet gibi, bazen planlarla boğuluruz.

Elif gibi, bazen duygularla savruluruz.

Ama yolun sonunda herkes aynı yere varır:

Kendini bilmek, eksiğini tanımak ve onunla barışmak.

Çünkü “eksiğin zıttı” sadece “tam” değil…

Biraz cesaret, biraz sevgi, biraz farkındalıktır.

Ve belki de hepimizin içinde bir Ahmet, bir Elif vardır —

biri tamamlamak ister, diğeri hissetmek.

İkisi birleşince… insan oluruz.

---

Peki forumdaşlar, şimdi size soruyorum:

Sizce sizin eksikliğiniz neydi, ya da kimi bulunca tamamlandınız?

Yoksa hâlâ arayışta mısınız?

Yorumlara yazın, konuşalım. Çünkü belki de birbirimizin eksik parçalarıyız.
 
Üst